Kuzey Kıbrıs

DOĞA SEVERLER İÇİN BİR CENNET

Gezilecek Yerler

Girne

Girne, Kıbrıs’ın kuzey kıyısında yer alan, zengin tarihi, doğal güzellikleri ve sunduğu fırsatlarla öne çıkan göz alıcı bir şehirdir. Bizans dönemine kadar uzanan tarihi limanı ve iyi korunmuş ortaçağ kalesi, şehrin başlıca turistik cazibe merkezlerindendir. Girne, ayrıca geleneksel mimarisi, dar sokakları ve çeşitli dükkân, restoran ve kafeleriyle büyüleyici bir eski şehir merkezine sahiptir. Şehir, Girne Dağları’nın ve Akdeniz’in güzellikleriyle çevrilidir; bu da onu doğa yürüyüşü, yüzme, yelken ve diğer açık hava aktiviteleri için popüler bir nokta haline getirir. Girne, aynı zamanda emlak yatırımı ve emeklilik açısından da cazip bir yer olup, giderek büyüyen bir yabancı nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Zengin tarihi, sunduğu olanaklar ve doğal güzellikleriyle Girne, Kıbrıs’ı ziyaret eden ya da burada yaşamayı düşünen herkes için mutlaka görülmesi gereken bir destinasyondur.

Girne Kalesi

Girne Kalesi, Kuzey Kıbrıs’ta, liman kenti Girne’de yer alan ortaçağdan kalma bir kaledir. M.S. 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildiği düşünülmekte olup, daha sonra sırayla Lusignanlar, Venedikliler ve Osmanlılar tarafından kullanılmıştır. Kale, ziyaretçilerine Girne şehri ve Akdeniz’in panoramik manzarasını sunar ve popüler bir turistik cazibe merkezidir.

Girne Batık Gemi Müzesi olarak da bilinen Gemi Batığı Müzesi, benzersiz bir su altı arkeoloji müzesidir. Müze, antik çağlarda Girne açıklarında denize batan bir ticaret gemisinin kalıntılarını sergilemektedir. Bu geminin M.Ö. 4. yüzyıla ait olduğu ve bir ticaret gemisi olarak kullanıldığı düşünülmektedir. 1980’li yıllarda deniz dibinden çıkarılan gemi, kalenin içinde özel olarak inşa edilen bir salonda sergilenmektedir. Sergide, gemiyle birlikte bulunan çeşitli eşyalar – çömlekler, cam eşyalar ve metal aletler gibi – da ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.

Bufavento Kalesi

Buffavento Kalesi, Kuzey Kıbrıs’ta Girne dağları üzerinde yer alan bir ortaçağ kalesidir. St. Hilarion ve Kantara kaleleriyle birlikte “Girne Kale Kompleksi”ni oluşturan üç kaleden biridir. “Buffavento” ismi İtalyanca kökenli olup “rüzgâra meydan okuyan” anlamına gelir. Kale, dağ sırasının yüksek bir zirvesine kurulmuştur ve çevreye hâkim etkileyici bir panoramik manzaraya sahiptir.

Kalenin 10. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edildiği düşünülmekte, daha sonra Lusignanlar ve Venedikliler tarafından da kullanılmıştır. Ziyaretçiler, kalenin birçok kulesini, salonunu ve avlusunu keşfedebilir; etkileyici mimarisine hayran kalabilir ve kıyı ile dağların eşsiz manzarasının keyfini çıkarabilirler. Kale aynı zamanda doğa yürüyüşü için de oldukça uygun bir noktadır ve farklı zorluk seviyelerine sahip yürüyüş parkurlarına sahiptir.

Buffavento Kalesi, Kıbrıs’ın önemli kültürel ve tarihi anıtlarından biri olup UNESCO’nun geçici dünya mirası listesinde yer almaktadır. Ortaçağ savunma yapıları, tarih ve doğa manzaralarına ilgi duyan herkes için mutlaka görülmesi gereken bir destinasyondur.

Soli Tiyatrosu

Soli Tiyatrosu ise, Roma döneminde aynı yerde bulunan eski Yunan tiyatrosunun yerine inşa edilmiştir. M.S. 2. yüzyılın sonları ile 3. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. Seyircilere ayrılmış olan yarım daire biçimindeki oturma sıraları, kısmen tepenin kayasına oyularak yapılmıştır. Bu bölüm, “orkestra” olarak adlandırılan orta kısımdan, kireçtaşı bloklardan yapılmış alçak bir duvarla ayrılmıştır. Aslında 4000 kişilik oturma kapasitesine sahip olan tiyatronun, günümüzde yalnızca yarısına kadar olan kısmı restore edilmiştir.

Sahne binası iki katlıydı, mermer kaplıydı ve heykellerle süslenmişti. Bugün görülebilen kısım, sahne binasının inşa edildiği platformdur. Tiyatronun batısındaki bir tepede, tanrıçalar İsis ve Afrodit’e adanmış bir tapınağın izlerine de rastlanmıştır.

Salamis Antik Kenti

Antik Salamis şehrinin, Truva Savaşı’ndan dönen Teukros tarafından kurulduğuna inanılmaktadır. Roma İmparatorluğu döneminde Salamis, imparatorluğun doğusundaki en büyük ticaret merkezi olarak bilinmekteydi. M.S. 4. yüzyılda meydana gelen büyük bir deprem, Salamis’i tamamen yıkmıştır. Bu yıkımın ardından şehir, İmparator Konstantin tarafından yeniden inşa edilmiş ve “Constantia” adını almıştır. Ancak 648 yılında Arap akıncılar tarafından yeniden harap edilmiş ve o tarihten sonra bir daha onarılmamıştır.

Kıbrıs adasının en güzel kumlu plajlarından birinin yanında yer alan Salamis Antik Kenti, kısmen ormanlık bir alanda konumlanmıştır. Kıbrıs’ın en büyük amfitiyatrosunun da bulunduğu bu antik kentte tiyatro, spor alanı, hamamlar ve çarşı gibi bölümler ziyaret edilebilmektedir.

St. Sophia Katedrali Selimiye Camii

Selimiye Camii, aslında Katolik Hagia Sophia Katedrali olarak inşa edilmiştir ve Kıbrıs’taki en eski ve en güzel Gotik sanat örneklerinden biridir. Haçlı Seferleri’ne katılan Fransız taş ustalarının eseridir. Anıtsal ana kapısı ve kapının üstündeki oyma taş pencere özellikle dikkat çekicidir. İnşasına, Lusignan Kralı I. Henry döneminde, 1209 yılında başlanmış ve yapımı 150 yıl sürmüştür. Bu yapının, Hagia Sophia adıyla bilinen çok daha eski bir Bizans kilisesinin kalıntıları üzerine inşa edildiğine dair kanıtlar bulunmaktadır.

1570 yılında Osmanlıların şehri fethetmesiyle, yapının içindeki döşemeler sökülmüş, mihrap ve sıralar odun olarak kullanılmış, mezar taşları ise zemin döşemesi olarak değerlendirilmiştir. Ne yazık ki, en ilginç mezar taşları artık görülememektedir; çünkü zemin büyük bir halı ile kaplanmıştır. Kilise, camiye çevrildikten sonra “Ayasofya Camii” olarak adlandırılmış ve 1954 yılına kadar bu ismi taşımıştır. O yıldan sonra ise adı “Selimiye Camii” olarak değiştirilmiştir.

Bellapais Manastırı

Bellapais Manastırı, diğer adıyla “Çanlar Meryem Ana Manastırı”, Kuzey Kıbrıs’ın Girne ilçesine bağlı Bellapais köyünde yer alan ortaçağdan kalma Gotik tarzda bir manastırdır. 13. yüzyılda inşa edilen bu manastır, bir dönem adanın kültürel ve bilimsel merkezlerinden biri olmuş, Augustinian tarikatına bağlı rahiplerin yaşadığı ve birçok önemli el yazmasının üretildiği bir yazıhane (scriptorium) barındırmıştır. Aynı zamanda yüzyıllar boyunca bir hac merkezi olarak da hizmet vermiştir.

Günümüzde, etkileyici mimarisi ve sahil ile Beşparmak Dağları’na karşı sunduğu muhteşem manzaralarıyla popüler bir turistik destinasyondur. Ziyaretçiler, manastırın kilisesini, avlusunu ve diğer yapıları keşfedebilir, huzurlu bahçelerinde vakit geçirebilir ve terasından harika manzaraları seyredebilirler.

Lala Mustafa Paşa Camii

Lala Mustafa Paşa Camii, diğer adıyla St. Nicholas Katedrali, Kıbrıs’ın Mağusa şehrinde bulunan tarihi bir camidir. Camii, 14. yüzyılda Aziz Nikola’ya adanmış Gotik bir katedral olarak inşa edilmiş, ancak 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından camiye dönüştürülmüştür. Caminin en dikkat çekici özelliklerinden biri, 60 feetten (yaklaşık 18 metre) fazla yüksekliğe sahip görkemli minaresidir. Minare, detaylı çini işleri ve oymalarla süslenmiş olup, şehir manzarasının panoramik olarak izlenebileceği bir noktadır.

Camii iç mekanı da yüksek kemerli tavanları ve büyük merkezi kubbesi ile dikkat çekicidir. Lala Mustafa Paşa Camii, Mağusa’nın zengin tarihinin bir simgesi olup, hem Hristiyanlar hem de Müslümanlar için önemli bir dini mekân olarak hizmet vermektedir. Aynı zamanda Kıbrıs’ın yüzyıllar boyunca şekillenmesinde etkili olan çeşitli kültürel etkileşimlerin de bir göstergesidir.

Kıbrıs’ın büyüsünü yaşamaya hazır mısın?

Get in Touch

Scroll to Top